Sıvı pencere teknolojisi binalarda enerji tasarrufu sağlarmı
Amerikalı bilim adamları tarafından geliştirilen çok katmanlı sıvı pencere teknolojisi binaların enerji tasarrufu sağlamasında anahtar rol oynayabilir.
Tüm dünya üzerinde güneş ışığının evin içerisine rahatça girmesine müsade eden veya girişini engelleyen akıllı pencereler halihazırda kullanılmakta. Bununla birlikte her gün teknolojik anlamda gelişim göstermekte yeni çok katmanlı pencereler birden fazla filtreleme imkanı sunarak daha fazla enerji tasarrufu sağlanmasına katkıda bulunabiliyor.
Mevcut ısı ve ışığa duyarlı olarak geliştirilen fotokromik pencerelerde ev sahipleri, camın opaklık derecesini ayarlayarak odaya ne miktar da güneş ışığı gireceğini kontrol edebiliyor. Ancak opaklık derecesi arttırıldıkça odaya daha az seviye de ışık giriyor bu sayede odanın ısı derecesinin artması da önlenmiş oluyor. Ancak bu durum, sıcak yaz aylarında son derece işe yarasa da kışın tercih edilen bir durum değil.
Hemen hepimiz evlerimiz de sıcak yaz döneminde görünür ışığın parlaklığını içeride isterken, kızılötesi ışığın ısısını istemeyiz. Soğuk kış günlerinde ise hem ışığın parlaklığını hemde kızılötesi ışığın sıcaklığını isteriz. İşte tam bu noktada yeni “sıvı pencere” nin önemi anlaşılıyor.
Toronto Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Prof. Ben Hatton başkanlığındaki bir grup bilim adamı tarafından geliştirilen bu teknolojide kalamar, mürekkepbalığı ve krilin renk değiştiren derisinden ilham alınmıştır. Bu hayvanlar derilerinin hemen altındaki pigmentleri kontrol ederek ışığa karşı renk değiştirebiliyor.
Doğadan referans alınarak çalışmalarına başlanılan ve son dönemde oldukça büyük gelişim gösteren çok katmanlı sıvı pencereler geniş bir ısı/ışık kontrolüne imkan sağlıyor. Farklı molekülleri veyahut diğer pigmentleri içeren sıvıları her bir tabakadaki kanalların içine veya dışına pompalayarak, bir bütün olarak pencere için farklı optik kalite kombinasyonları mümkün hale geliyor.
Yarı Yarıya Enerji Tasarrufu Mümkün
Tüm bu veriler ışığında sıvı pencere binaların enerji tasarrufu için son derece önemli bir konuma sahip. Sıcak yaz günlerinde sıvı pencere gelen güneş ışığının ısısının içeriye girmesine mani oluyor. Ancak kısmi ve yeterli bir aydınlıktan da asla taviz vermiyor. Soğuk kış dönemin de ise hem sıcaklığın hem de ışığın içeriye rahatça girmesine imkan sağlanıyor. Geliştirilen prototiplerin performansına dayalı bilgisayar modellemelerinden yararlanan bilim adamlarının elde ettiği ilk sonuçlara göre “sıvı pencerelerin yalnızca kızılötesi ışığın iletimini modüle etmek için kullanılması halinde dahi, bir binanın yılda yaklaşık yüzde 25 oranında daha az ısıtma, soğutma ve aydınlatma enerjisi kullanacağını belirtiyorlar. Pencereler bu işlemi başarırken, görünür ışığın kontrol edilmesinin istenmesi halinde, bu rakamın yaklaşık yüzde 50 oranın da olacağı tahmin ediliyor.
Yürütülen çalışmayla ilgili makalenin başyazarı olan Raphael Kay konu hakkında yaptığı açıklama da, “Evlerimize giren güneş enerjisinin miktarını, türünü ve açısını stratejik olarak kontrol edebilirsek, ısıtıcılardan, soğutuculardan ve aydınlatmadan beklediğimiz işi büyük ölçüde azaltabiliriz.” dedi.
Diğer bir yandan konutlar küresel enerji arzımızın yaklaşık yüzde 32’sini tüketiyor; bu tüketim miktarının bu yüzyılın ortasına kadar tahminen iki katına çıkması öngörülüyor. Tüm dünya genelinde yürütülmekte olan net sıfır karbon çalışmaları için binaların tükettiği enerjinin düşürülmesi ve dönüştürülmesi oldukça büyük önem arz etmektedir. Yapılan tüm bu çalışma Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America (kısaca PNAS ya da PNAS USA) yayınlanmıştır.