İnşaat Sektörün Disiplini
Ülkemizde dünyada örneği bulunmayacak ölçüde müteahhit enflasyonu yaşanmaktadır.
Sektörümüzde bazı verilerle toplam 200.000, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı verilerine göre ise her grupta (A – B – C – D – G – H) ÖZEL, TÜZEL ve DEVİRLİ olmak üzere müteahhit karnesine sahip yaklaşık 90.000 müteahhit vardır. Sektördeki bu karmaşa anlaşılır gibi değildir.
TİSK – Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu üyesi olan Sendikamıza üye 126 ve tüm ülkede aynı seviyede yaklaşık 150-200 inşaat sanayicisi firma sektörün en ciddi mensuplarını oluşturmaktadır.
Üyelerimiz; yani yüzbinlerle ifade edilen grubun içindeki 125 firma, Ülkemiz yatırımlarının parasal değerle yaklaşık % 70 ini gerçekleştirmektedirler. Yurtdışında yapılan inşaat işlerinin ise % 90’ını üstlenmişlerdir.
Sendikamız üyelerini ve aynı ciddiyetteki meslek mensuplarını İNŞAAT SANAYİCİLERİ olarak tanımlamaktadır. İNŞAAT SANAYİİ olarak kabul ettiğimiz sektörümüz mühendislik bilim dalını sanayi dönüştüren ve ekonomiye katma değer yaratan ticari bir faaliyettir.
Ülkemizde bu güne kadar inşaat müteahhidinin tanımı yapılamamıştır.
Hemen herkesin sahip olabildiği ve ticari faaliyet sürdürebildiği bir meslek olarak algılanarak her olumsuz durumun müsebbibi gösterilmekten çaresiz hüsran yaşıyoruz.
Ülkemizde vergi ödeyen , istihdam yaratan, yatırımları ekonomiye kazandıran , ciddi organizasyon, makine parkı ve finansman yapısına sahip inşaat müteahhitlerine artık İNŞAAT SANAYİCİLERİ olarak hitap edilmesi zamanı gelmiştir.
Bu tanımın, her türlü işi taahhüt eden ‘diğer müteahhitlerden’ sektörümüzün gerçek temsilcilerini ayırmak üzere benimsenmesini ve kullanılmasını rica ediyoruz.
Genel olarak, Müteahhit; “Başkasıyla ilgili işi yapmayı üzerine alan kişi olarak” tanımlanmaktadır.
Bu tanım uyarınca, baraj, otoyol ve termik santral yapmayı taahhüt eden de, devlete temizlik hizmeti vermeyi taahhüt eden de müteahhittir. Müteahhitlik sektörünün temel sıkıntısı da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Yatırımları gerçekleştiren, büyük projelere imza atan,ciddi mesleki sorumluluk taşıyan taahhüt sektörü mensuplarının, diğer müteahhitlerden ayrılma zorunluluğu vardır.
Bu ayrıma artık eskimiş ve yıpranmış bir tanım olan ‘müteahhit’ kelimesinin değiştirilmesinden başlanmalıdır. İnşaat sektörünün bugün gerek ülkemizde, gerek dünya pazarlarında göstermiş olduğu performans, bu sektör temsilcilerinin İNŞAAT SANAYİCİLERİ unvanını hak ettiklerini ispatlamıştır.
Günümüzde özel sektör ve kamu yatırımlarının hacmi,müşterilerden gelen nitelikli talepler ya da yüksek teknolojinin sunduğu tasarım ve inşaa olanakları sektör firmalarını yeniden yapılanma sürecine sokmuştur. Bu aşamadan sonra kalite üretmeden,faaliyetlerde süreklilik sağlanmadan rekabet edebilmek mümkün değildir. Bu nedenledir ki üyelerimizin hemen hemen hepsi ISO standartlarına sahip olmuşlardır. Yeni Kamu İhale Yasasının koyduğu normlara üyelerimiz bugünden hazırdırlar.
‘İnşaat sektörü ürün’lerinin sanayi ürünlerinden farkı , proje bazında ve tümüyle siparişe bağlı olarak üretilmesidir. Ürün spesifikasyonu her inşaat sözleşmesi ile yeniden gerçekleşmektedir. Çoğunlukla her sözleşme için bir işyeri tesis edilmesi ve iş bitiminde kapatılması inşaat faaliyeti sürekliliğinin kesintiye uğraması anlamına gelmeyip, sadece faaliyet alanı ve biçiminin yer değiştirmesini ifade etmektedir.
Sanayide olduğu gibi inşaatta da üretim hep vardır,hatta sanayinin ötesinde sürekli değişerek vardır. İnşaat sektöründe yapılan her işi, sanayinin her bir siparişi veya kontratı olarak değerlendirmek gerekir.
Belirli bir insan gücü ve sabit kıymet varlığını,bilgi birikimi ve teknoloji desteği ile üretim sürecine dönüştüren sektör, inşaatı harç ve tuğladan ibaret gören bir yaklaşımla değerlendirilemez.
İnşaat işletmeleri, üretim sürecindeki, kalite artışı beklentilerini gereği gibi karşılayabilmek üzere, bazı alanlarda uzmanlaşmayı kaçınılmaz görmektedirler. İnşaatı üreten ana firma; temel girdileri sağlayan alt uzmanlık şirketlerini devreye sokarak, nitelikli faaliyet üretimi ve bunun sürekliliğini sağlamaktadır.
İnşaat Sektörünü bu şekilde algıladığımızda,kamuoyunun bildiğinden çok farklı bir faaliyet alanı ortaya çıkmakta ve bu alanın yeni bir yaklaşımla birlikte yeniden tanımlanması zaruri olmaktadır.İNŞAAT SANAYİİ kavramı da bu kapsamda, tanımlama ve hatta doğru tanınma ihtiyacının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
İnşaat sektörünü bugünkü yapısından kurtarmanın bir yolu da, sektöre dahil olmak isteyenlerin İNŞAAT SANAYİCİLERİ perspektifinde belli standartlara sahip olmalarının sağlanması için gerekli mevzuat alt yapısının oluşturulmasıdır.
Bu düzenleme, inşaat sektörü mensuplarını bu güne kadar yaşanan ağır ithamlardan kurtaracağı gibi,kendilerini müteahhit değil İNŞAAT SANAYİCİLERİ olarak gören ciddi sektör mensuplarına da yepyeni bir ufuk açacaktır.
Sendikamız 25.09.2002 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu Olağanüstü Genel Kurul toplantısında hedeflerine uygun olarak unvanını Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası olarak değiştirmiştir.