Rant Kollama Faaliyetlerine Karşı Doğrudan Verimsiz Kâr Kollama Faaliyetleri
GİRİŞ
Rant Kollama literatürü ve Doğrudan Verimsiz Kâr Kollama (DUP) faaliyetleri üzerine literatür, topluma faydalı kaynakları artırmaktan ziyade tahrip eden, doğası bencil, bireysel ya da rasyonel ekonomik grup davranışları üzerine dikkatleri çekmektedir. Her iki katkı, hem politik ve bürokratik pazarların pozitif davranışına ait anlayışımızı hem de normatif politik ekonomi konusundaki birçok görüşümüzü tamamen değiştirdi. Ancak iki yaklaşım kamu tercihinin geniş çerçevesi içinde sadece tutarlılıkları açısından değil, önemli hususlarda da belirgin farklılıklar göstermektedir. Bu çalışma, kısaca rant kollama ve DUP’ un tarihi gelişimini araştırarak, aralarındaki temel farklılıkları ortaya koymakta ve bunlara ait anlaşmanın alanlarını ayırarak rant kollamanın DUP yaklaşımı üzerindeki iddia edilen üstünlüğünü sorgulamaktadır. Çalışma, yeni kurumsal iktisadın kapsamı içerisindeki işlem maliyetleri (Transaction Costs) konusunda çalışan akademisyenler tarafından rant kollama literatürü seviyesindeki eleştirilere gönderme yaparak tamamlanmaktadır. Rant kollama anlayışının 1962 yılında “The Calculus of Consent” isimli çalışmanın yayınlanmasından sonra kamu tercihine yapılan en önemli katkı olduğu kabul edilmektedir.
X –Etkinsizliği
İkinci dünya savaşının sona ermesiyle birlikte Harberger ve diğerleri tarafından tekellerden kaynaklanan refah kaybı tahminleri konusunda yapılan çalışmalar, tekel probleminin çok az bir oranda önemli olduğunu belirtmişti. Kayıp ölçümleri, tekelin ABD’ nin GSMH’ nın %0.1 ve 1’ i arasında bir orana karşılık geldiğini ortaya koymuştur. Neo-klasik iktisada büyük sempati duyan yazarlar bile (Robert Mundell gibi) tekel analizleri ile ilgili kaynaklar ile refah kaybına dayanan problemin büyüklüğü arasındaki belirgin tutarsızlık durumu ile ilgilenmişlerdir.
Burada bu çalışmaların (tekel kayıplarının) üzerine tesis edilen vasıtaların geçerliliği teorik açıdan incelenmediği takdirde birileri kaçınılmaz olarak, ekonominin önemsiz olduğu sonucuna dikkatleri çekecektir (Mundell,1962).
1966 yılında, Harvey Leibenstein, x- etkinsizliği kavramını ekonomi bilimine dahil etmiş ve bunu tekel refah kayıplarına karşı kamu ilgisinin meşruluğuna uygulayarak köktenci bir meydan okumanın sorumlusu olmuştur. Leibenstein, eksik rekabet durumlarında üretim maliyetlerinin, etkin üretimi gerçekleştiren minumum seviyeden daha yüksek olmaya meyilli olduğunu ileri sürmüştür.
Firmalar ve ekonomiler, kaynaklarıyla uygun olarak üretim imkan yüzeyinin dış sınırında (outer- bound) faaliyet gösteremez. Aslında daha ziyade, dış sınırlar içinde iyi derecedeki bir üretim düzeyi üzerinde çalışırlar. Bu çeşitli nedenlerden dolayı, insanların ve firmaların normalde yapabilecekleri kadar ne sıkı ne de etkili çalışmadklarını ifade eder (Liebenstein, 1966).
Bu büyük ölçüde yönetimin ve çalışanların iyi bir yaşam isteğini de kapsayan, kendi amaçlarını eşit çıkarları için ikame etmenin bir sonucu olarak görülebilir. Bu tür davranışı refah kaybı (dead weight loss) ’nı (Crew, Jones-Lee ve Rowley, 1971) etkileyen veya sözleşme ihlalini yansıtan sosyal refah fonksiyonunun dışında tutulan transferler olarak görmek suretiyle, (Rowley, 1973) Harberger üçgeni yanında üretici rantı dikdörtgeninin tamamı tekel gücü tarafından karakterize edilen piyasalarda risk olarak da görüldü. Yönetim, hissedarlar veya artı değerleri harcayabilen işçi için güçlü tahminlere sermaye piyasası etkinsizliğini ilgilendirdiğinden dolayı ihtiyaç duyulmaktadır.
Etkin sermaye hipotezinin yükseldiği dönem, x- etkinsizliği için ölümcül zayıflık olarak görülmektedir. Buna ilave olarak kavram, transferleri sosyal refah hesabının dışında bırakan, bilgiyi dikkate almayan Chicagolu bir karşıt etkiye göre, azaltılmaktan çok (sıfır düzeyinde) artırılmış olan refah seviyesini göstermesi gereken bu transferler bir önceki karşı harekete maruz bırakılmıştır(Ng,1972).1976’ ya kadar, anti-tröst ekonomiler için x-etkinsizliği meşruluğu basitçe iflas etmiştir.
Rant Kollama Anlayışı
Bu arada rant kollama anlayışı,kamunun monopol gücüne ilişkin açıklamalara bir alternatif olarak yavaş bir gelişme göstermiştir. Rant kollama anlayışından önce ve Avusturya iktisat okulu anlayışı hariç tutulursa, yeni refah ekonomisi devletin tekel sürecine ve tekel korumasına aktif bir katılımcı olmaktan ziyade düzeltici birim olmasına ilişkin olarak dikkati özel tekel gücü üzerinde yoğunlaştırdı. Öyle ki bu durum, sadece sınırlı istisnalarla birlikte tam bir x-etkinsizliği katkısı durumudur (bakınız, Rowley ve Peacock, 1975). Virginia politik ekonomi programı açısından 1967 yılındaki tekel paradoksunu eleştiren Tullock açısından ise durum farklıdır.
Tullock’ un hedefi devlet, silahı ise kamu tercihiydi. Mücadele verdiği alan, toplumdaki önemsiz sayılabilecek refah kayıpları olarak yeni refah ekonomisi bilimi tarafından göz önünde bulundurulan tarifelerdi. Bununla beraber, Tullock’un nazarında tekel gücü, özel değil ancak kamu pazarı unsurudur ve uzun dönemde önemini ve geçerliliğini ispatlamıştır. Tullock’un anlayışına göre, hırsızlıktan, tekelden ve tarifelerden ortaya çıkan refah kayıpları geleneksel ölçümlerden daha büyüktür. Bu sadece Harberger üçgenini değil, aynı zamanda, tarife gelir miktarlarını, hırsızlık transferlerini ve tekel fazlalarını da kapsamaktadır. Tullock’a göre, bireyler gelirler için kulis faaliyetine girmeli, rantlar için rekabet etmeli veya rant kollamadaki rekabet göz önünde bulundurulduğunda rant kollayanlar, kazanılmış rant ya da gelirlerin tahmin edilen değerlerini kendi işine harcamalıdır. Bu bağlamda bu gibi bireyler, kabul edilmiş rant gelirlerinin toplam değerlerini rekabetten uzak tutmalıdır.
1967 tarihli ilk katkı Tullock’un kamu tercihi alanındaki uzmanlığına bağlı olarak tahmin edilebileceği gibi, dikkatleri özel tekelden kamu tekeline doğru yöneltmiştir. Dikkati çeken bir cümlede, Tullock aynı zamanda kendi anlayışının kamu tercihi olduğunu ortaya koymuştur. Devletler, genellikle bu gibi koruyucu araçlar lehine kulis faaliyetleri yapan çıkar gruplarının yokluğunda tarifeleri ortaya koyamamaktadır. Tullock bu noktayı, geçmişe dönük ve şaşırtıcı bir şekilde çalışmasının merkezi bir unsuru olarak geliştirmeyi başaramamış ve kamu tercihi anlayışını birkaç yıl ertelemiştir. Aynı zamanda şu da dikkate alınmalıdır ki, DUP geleneği üzerine 1974 yılında Anne Kreuger tarafından yazılmış makale olan rant kollama kavramını Tullock bulmamıştır.
Kamu tercihine duyulan güven, Tullock’un transfer maliyetleri ile ilgili kaleme aldığı önemli makalesi ile 1971 yılında ortaya çıkmıştır. Bir çok Neo-Klasik iktisatçı için transferler, dışa bağımlı üretim sınırlarındaki bir noktadan diğerine giden hareketleri yönetmesi ve muhtemelen ekonomideki bağımsız yararlı fonksiyonlarının bir sonucu olarak, Pareto tercihi durumuna getirmesi bakımından masrafsız görüldü. Topluma zarar yükleyen transferlerin gerçekleşme ihtimalini belirlemek için rant kollama anlayışını uygulayan Tullock için bu aynı şey değildi. En azından kısmen oluşturulan temel üzerinde, devlet mekanizması içinde, zenginlik transferlerini etkileme fırsatı, birey ya da grupların kaynakları değerlendirme teşebbüslerinde bir transfer elde etmeye çalışmaları ya da kendilerinden bir transfer çıkmasına karşı koymalarında olduğu gibi kulis yapmayı ve grup olarak negatif bir özel durumun tersi bir lobiciliği teşvik etmektedir. Bu anlayışın temel kamu tercihi yönü, transfer olasılığının rant arayışını ve rant korumacılığını artıracağı nosyonudur ve dolayısıyla uygun bir analiz kamu tercihinin detaylı olarak anlaşılmasını gerektirmektedir. Aksine DUP, devletle birlikte esasen ya dış rekabeti ya da sadece iç rekabeti gölgeleyen önceden belirlenmiş transferlere yönelik doğal rekabeti analiz etmekteydi. Her iki yaklaşımın farklı metadolojilerini koşullarıyla birlikte ayrıntılı bir örnekle karşılaştırmadan önce şimdi bu son yaklaşıma dönmeliyiz.
DUP alternatifi
DUP’a ilk katkı (rant kollama kavramını mecazi olarak ortaya koyan) Anne Kreuger tarafından 1974 yılında yapılmıştır. Piyasa ekonomilerinin çoğunda ekonomik faaliyetler üzerindeki devlet kısıtlamaları, hayatın temel gerçekleridir ve bu gibi kısıtlamalar dışsal bir değişken olarak rantları artırmıştır. Krueger rant kollama toplumunun ekonomisini incelemiş ve kotalar tarafından uluslararası ticaretin kısıtlanmasına uygulanan bir formül olan rant kollama modelini geliştirmiştir. Krueger bu tip haklara ilişkin olarak tekel rantı elde etmek için ithal haklarına yönelik olarak kişilerin rekabet edeceğini ve bu tür faaliyetlerin toplumda kayıplara neden olduğunu belirtmiştir. Tullock’un tarifeler ve transferlerle ilgili önceki analizlerinden Krueger” in haberdar olmadığı görülmektedir.
Krueger’in 1974 tarihli katkısı, DUP analizlerinin uluslararası iktisada uygulanmasını sağlayan canlı bir literatür oluşturmaktadır. Bu alanda katkı sağlayan yazarlar arasında önde gelenler Jadgish Bhagwati ve T.N.Srinivasandır ve hiçbiri ya sahip olduğu metodolojileriyle veya ideolojileriyle virginia okulunun üyeliğini iddia edemezler. DUP analizinin metodolojisi, pür uluslar arası ticaret teorisinde yer alan tipik bir ilim olarak, esas itibariyle kurumsal detaydan yoksun olan kamu tercihinden önemli ölçüde, daha fazla biçimsel ve daha az sezgiseldir. Bu çalışmanın beşinci bölümü bu noktayı belirgin bir hale getirecektir. Bu yaklaşım genel dengedir ve çalıştıkları sürece kurumlar, ürettikleri gelir büyüklükleri onlar tarafından içselleştirildiğinde bile, en azından şekil açısından büyük ölçüde anlaşıldığı gibi daha fazla faaliyet gösterirler.
Bu iki yaklaşım aynı zamanda ideolojik olarak ayrılmaktadır. Ancak, bu farklılık sadece normatif analizlerle ilgilidir. Kamu tercihi literatürünün çoğunda ve Virginia Okulu literatüründe geçerli olan iki merkezi fikirden biri olan rant kollama öncelikle politik süreçte görülür. İkinci olarak, rant kollamanın sınırlandırılmasındaki en etkili yol devletin sınırldırılmasıdır. (Colander, 1984). Buchanan (1980), Rowley ve Wagner’in (1987) görüşlerinde, yasal kısıtlamalrdan daha çok Anayasal kısıtlamalar reform için en etkili yol olarak belirtilmektedir. DUP yaklaşımında, bu gibi farkedilebilir hiçbir ideoloji bulunmamakta ve kesin olarak kurumsal reform için bir çerçeve olarak Anayasal İktisada atıfta bulunulmamaktadır.
DUP analitiğinin normatif güveni, 1950’ li yılların seçkin yeni refah ekonomisidir. DUP teriminin kendisi de kar kollamanın karışık bazı ortamlarda dolaysız verimli olabildiğini önermektedir. Tarifeler, kar kollama kayıplarının tutulan hesabına eklenen standart refah ekonomisine referans olarak kotalarla karşılaştırılmaktadır. Bir ticari koruma unsurunun seçimi için kar kollama ifadeleri DUP literatüründe ihmal edilmiştir. Bunun yerine dikkatler, rant kollama pazarından bağımsızlığa duyulan bir unsur üzerine yoğunlaşmaktadır.
Sıkça olmayan yaklaşım farklılıkları, bilimsel gelişmenin ilerlemesini hızlandırmada yarar sağlamaktadır. Fikirlerdeki bu rekabet, diğer ürün pazarlarından daha az olmadıkça, toplumların düşüncesizce ortadan kalkmasına neden olan zorlayıcı bir unsurdur. Kuvvetlilik ve güçsüzlük rant kollamada DUP yaklaşımlarında ticari kazançların dikkat çekici bakış açılarını ortaya koyacak kadar belirgindir (Magee,1984).Açık bir şekilde DUP, kamu tercihinin kurumsal bakış açısına daha çok ilgi gösterirken, kamu tercihi ve rant kollama literatürü DUP’un yasal modelini birleştirdiği takdirde rant kollama literatürü üzerine makaleler artacaktır. Her ne kadar bu gibi kalite artışları kamu tercihi nazarında yüksek bir fiyat ortaya çıkarsa da çözülemeyen bir sorundur.
Rant Kollama ve DUP Anlayışına Göre Dış Ticarette Korumacılık
DUP ve rant kollama anlayışının farklı bakış açılarının ilginç bir örneği, Bunların ticari korumaya başvurmalarında ortaya çıkabilir (bkz. Rowley ve Tollison). 1965 yılında Bhagwati, önceden belirlenmiş bazı yerli endüstriler için, her biri aynı koruma seviyeleri tarafından kurallara dayanan bir tarife ve bunun kota karşılığı için bir refah ekonomisi eşitliğini öne sürmüştür. Bu teori, uluslar arası ticaret teorisyenlerinin dikkatlerini dış ticarette korumacılık araçlarından ziyade koruma seviyelerine yöneltmiştir.
Anne Kreuger’in 1974’teki “kota korumasında rant kollama” konulu katkısı Bhagwati’nin refah maliyetleri açısından kotaları tarifelere göre düşük olarak kabul eden eşitlik teorisini tedirgin etti. Aynı zamanda ekonominin kapsamlı ve gerçek dengesinin Bhagwati’nin “koruma eşitliği teorisi” çerçevesinde farklı olduğu ileri sürülmüştür. Bu anlayışa Srinivasan ve Bhagwati tarafından 1980 yılında gösterilen tepki, DUP analitiğinin mükemmel bir örneğini ortaya koymaktadır. Krueger’in anlayışına mantık sınırları içerisinde tarife değerlerinin rant kollamada bir artış sağlayacağını belirterek karşı koymuşlardır. Bu noktada, rant kollama sonrası refah harcamasında tarife ve kota için eşdeğer bir koruma önermişlerdir.
DUP tartışmaları, kamu tercihi konusundan bütünüyle uzak durmuştur. Dış ticarette korumacılıkta rant kollama anlayışına ilave olarak rant kollama anlayışı, dış ticarette korumacılık unsurlarını sistematik olarak tarife ya da kotalar aleyhine ya da lehine düzenleme pazarını etkileyecek midir? En son sözü edilen bu durumu çözmek için, düzenleme pazarındaki tüm aktörlerin hedeflerini, mali yapılarını ve onları etkileyen çevre şartlarını kapsayacak şekilde ayrıntılı bir kurumsal bilgi gerekmektedir. Virginia Okulu politik ekonomi programına dahil bu tür bir denemenin, DUP literatüründe hiçbir gerçek karşılığı bulunmamaktadır.
Bu DUP’un daima ticari koruma araçlarını tümüyle dışşal olarak kabul ettiği anlamına gelmez. Bhagwati’nin açıkça belirttiği gibi (1984) “DUP faaliyeti ile politikaların içselleştirilmesi geleneksel kurumlarda tahribe yol açar” Politika içten olduğu zaman, ekonomik unsurların politikayı kendi lehlerine etkilemeye çalıştıkları ve kendi kar faaliyetlerini eş zamanlı olarak bağlayan ekonomi unsurları içinde ekonomik olmayan bir Pazar alanının ortaya çıktığı ileri sürülmüştür. Bu yüzden tüm modelin iki bileşeni vardır; ortodoks ekonomik belirleme ve politik belirleme. Buna göre rant kollama literatürü asla iki yönlü değildir. Politik bir Pazar ihlal edildiğinde, ekonomik ve politik faaliyetler politikanın ekonomisi olarak düzenlenmiştir. Burada neden kamu tercihi alternatif olarak “ekonomi politikası” nı göstermektedir sorusu önem taşımaktadır.
Rant Kollama, Haklar ve İşlem Maliyetleri – Bilim ya da İdeoloji
Rant kollama teorisi Samuel ve Mercuro (1984) tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Onlar, önemli bir miktarda artan ve ideolojik eğilimleri içeren rant kollama ile ilgili bağımsız düşüncelerini, DUP analizleriyle karşılaştırarak tartışmışlardır.Tartışmaları büyük ölçüde uyuşmazlık içerse de, sonuçta rant kollama teorisinin pozitif bir bilim olduğu iddiası ile karşı karşıya kalmışlardır.
Rant kollama teorisi devletin kontrolü için rekabetin ahlaki özelliklerini taşıması gerektiğini ileri sürmektedir. Piyasa sistemi içindeki herhangi bir firmaya göre daha az olmasa da değerlerin (fiyatların) ve faizlerin üstesinden gelmesi önemle bir devlet ilkesidir. Bu nedenle, devlet faaliyetlerini yönlendirme ve düzenlemeye yönelik çabalar zorunlu olmaktadır. Burada önemli olan, rant kollama teorisyenlerinin, analitik denemeler ve normatif yöntemler süresince rant kollamayı ortadan kaldırmak amacıyla hangi noktaya ulaşmaya çalıştıklarıdır. Rant kollama teorisyenleri Schumpeterian yaklaşım teorisinde de ifade edildiği gibi sosyal gücün yapısını değiştirmek konusunda ideolojilerin önemine dikkat çekmişlerdir. Bu teorisyenler kanun yolu ile hakların değiştirilmesi için devletin gücünün kimin tarafından kullanılacağı ile ilgili olan sürecin varlığı konusunda aynı fikirdedirler. Diğer bölümler içinde bilimsel saygınlığa sahip yaklaşımlara temel olabilecek yeni görüşlerin oluşturulması kavramı üzerinde ayrıntılarıyla durulmuştur.
Aynı şekilde North (1986)’ da politik pazarların pozitif analizinde işlem maliyetlerinin bedellerini gözardı ettiği için rant kollama teorisini şiddetle eleştirmiştir:
Onlar devletin rant kollamaya bakış açısını ele almışlar ve rant kollamanın devletin var oluş sebebini kötüye kullanan bir unsur olmaktan öteye gitmediğini belirtmişlerdir. Bu ikilem; gelir dağılımını düzenleyen bir mekanizma ve rant kollamanın maliyetini ölçmek için sıfır işlem maliyetli model kullanan devlet görüşünün devam ettiği geleneksel kamu tercihi okulundan çıkmaktadır. Bu yaklaşım; kesinlikle devletin temel belirleyicisi olan ve yerine getirildiğinde mülkiyet hakları üzerinde devletin faaliyet hakkının ve zorlama gücünün etkin mülkiyet haklarına yol açarak sonuçta ekonomik büyümenin temelini oluşturduğu görüşünü benimseyen mülkiyet hakları literatürüne ters düşmektedir. Çünkü rant kollama düşüncesinin bu kitaptaki katkıları hiç te küçümsenecek gibi değildir (North, 1986).
Bu eleştiriler doğru ise, rant kollama anlayışına karşı kamu tercihi yaklaşımının entelektüel temelleri sarsılacaktır. Bu şekilde, DUP ile rant kollama arasındaki tartışmalardan yararlanılabilir. Mercuro ve Samuels verimlilik ve dağıtım arasındaki birliğin daha yüksek düzenlendiğini ve yapılan çalışmalarda dikkat noktasının verimliliğin dışında özel politik hakların sağlanması üzerinde etkide bulunduğuna dair öncülük etmişlerdir. Onlara göre genel ekonomik denge yaklaşımı refah ekonomilerinde oldukça gereklidir. Her ikisi de rant kollamada( ya da malzeme için rant korumada) Özel rant kollama- rant koruma araçlarının istihdamı sağlamada haklardan daha faydalı olduğunu taahhüt etmektedirler. Kötü niyet ve fesat artarsa ortaya çıkan refahın yüksek faydası Brennan’ın 1974 yılında belirttiği gibi yıkıma uğrar. Bununla birlikte Brennan Virginia okulunun bir üyesidir. Bu çerçevede, kısmi denge analizinden türeyen israf ve verimliliğin dar tanımlamaları, normatif analizlerde yanıltıcı olabilecektir. Gerçekte aynı eleştiri, Stigler tarafından ileri sürülen x- etkinsizliğine karşı hazırdır. Bu zorlayıcı sebebten dolayı, bilimsel refah ekonomistleri neden ana hatları ile ayrılmış değer tahminleri yaklaşımı üzerine politik sonuçları tahmin ederler?
Buna göre bu haksız yaklaşım, kamu tercihi teorisinden ayrı olarak, özel eleştiriler için rant kollama yaklaşımına başvurmayı eleştirmektedir. Virginia okulunca çok eleştirilen refah ekonomisinin değeri çeşitli tahminlere konu olmuştur (Rowley ve Peacock, 1975). Bunun dışında çoğunlukla rant kollama ekonomisini kabul eden pareto optimal refah ekonomistleri muhtemel bedelleri kapsayacak kontrollerde bulunmuşlardır. İkinci olarak, verimsizliklerden yana olan haklara önem vermemişlerdir. Virginia politik okulunun liberalleşme standartları, hakların bağımsızlığını savunan bu yazarlar ile tanıtılmıştır. Buna rağmen, ılımlı ve liberal görüş arasında boşluk vardır. Bu en azından geleneksel olarak ayrılmıştır. Samuels ve mercuro 1986’ da bu ayrımı kabul ederek Posners’in hipotez kuralı olan verimlilik eleştirisini kabul etmiştir.
Şüphesiz ki rant kollama analistleri diğerlerine göre daha çözümsel yaklaşımlar gösterirler. Araştırma arenasında verilmiş olan giriş serbestisi, yetkinin kötüye kullanılması, geleneksel bilimsel anlayış ile rekabet edecek yolu bulamayacaktır. Bu nedenle Mercuro ve Samuels kamu tercihi ile ortaya çıkan hatalara karşı gelmişlerdir. Benim gözlemim, North’un işlem bedeli eleştirisi rant kollama teorisinin normatif dalı olduğu kadar, pozitif dalı de taşıdığı önem nedeniyle kayda değer bir düşüncedir. North’un yaklaşımı kamu tercihinden ciddi farklılıklar gösteren kurumsal düzenleme analizleri ile rant kollama okulundan farklıdır. North kuramsal düzenlemeleri, kanunlar çerçevesinde Anayasal düzenlemeler veya kanunlar arasındaki refah maksimizasyonunu amaçlayan bir vasıta olarak tanımlayarak oy birliği yaklaşımına dikkati çekmiş ve söz konusu düzenlemeleri rant kollama anlayışına önem vermeyen ticari kazançlara dayandırmıştır. Ancak bu durum ticari kazançların kazanma maliyetleri üzerinde titizlikle durulmasını gerektirmektedir.
Bu analiz çerçevesinde üç ana başlık vardır: 1-Bireylerin kollektif olmaktan çok, kendi isteklerine göre hareket etmeleri, 2-Sözleşmelerde belirtilen zorlayıcı hükümlerin belirlenmesi ve uygulanması, 3- İdeoloji maksimizasyon davranışını değiştirir. Buna göre ideolojinin rolü çok önemlidir. Eğer toplumda ideolojik uyum söz konusu ise, yasal kurumsal kurallar en az düzeyde kalacak ve uygulama prosedürleri önemsiz olacaktır. Sonuç olarak toplumlar çeşitli ideolojilere sahiptir. Ancak farklı ideolojilere sahip toplumlar için kaynaklar gittikçe artırılarak kural tanımları ve uygulamalarına adanacaktır.
North, mülkiyet haklarının bir bölümünü ilgilendiren bir tekel devletini planlamaktadır. Bu devlet, rantları yükseltmenin yanısıra aynı zamanda vergi tabanının teşvik edilmesi amacıyla işlem bedellerini azaltmak içinde düzenlenmiştir. O bu konulara uyumsuzluğunu (en kısa sürede) kabul eder ve geleneksel olarak değerlendirdiği etkisiz mülkiyet hakları gibi rejimler için bir açıklama olarak bu uyumsuzluğu görür. Daha önce belirtildiği gibi North, giderlerin önemsizliği için rant kollama yaklaşımını hafife almakta ve büyüme sürecini doğal dengesizlik modeli gibi görmektedir.
Politik Piyasa anlayışında bu yaklaşım, ideoloji yoluyla tüm birimlerin büyüme zorunluluğuna ilave olarak, hakların yapısının merkezi belirleyicisi olarak işlem bedellerine dikkati çeker. North bu gibi işlem maliyetlerini ihmal ettiği için rant kollama yaklaşımını eleştirir. Bu eleştiride işlem maliyeti analizleri North’un inandığı gibi daha tehlikelidir. Ona göre, yeni kurumsal ekonomi üzerinde çalışan diğerleri gibi işlem bedelleri az veya çok ölçülebilir. Bu yaklaşım temelde delinmiştir. Eğer Buchanan’ın ifade ettiği gibi fiyat subjektif bir kavram olarak ele alınırsa (karar vericilerin aklına sadece tercih anında ex ante (dönem başı) bir ziyaret olarak gelen geçici bir fiyat etkili bir maliyet), dışarıdaki araştırmacıların maliyetleri sayıya dökmesini nasıl mümkün kılabilir? Kullandıkları ex post (dönem sonu) rakamlar, belirliyecilerin değil, seçim sınırlarının ölçüleridir. Bu gibi maliyetler, kurumların etkinlik karşılaştırması ya da sözleşme etkinliğinin dışındadır.
Tabi ki işlem maliyetleri önemlidir. Hatta kamu tercihinin rant kollama yaklaşımı ve North’un yeni kurumsal yaklaşımı arasındaki ayrımı için de önemlidir. Ancak kendimizi aldatmayalım. Dönem başı davranışlar kadar dönem sonu sonuçlar üzerine yerleştirilen güven veya muhtemel başarılı çalışmaların bizi doğru yollara yöneltmesine izin verilmelidir.
KAYNAKLAR
* Bhagwati, J.N.; “On the Equivalance of Tariffs and Quatos”, İn:R.E. Caves, P.Kenen and H.G.Johnson (eds), Trade, Growth and the Balance of Payments, Chicago, Rand Mc Nally, 1965.
* Bhagwati, J.N and Srinivasan, T.N.; “Revenue Seeking: A Generalization of the theory of Tarifss”, Journal of Political Economy, No:61,88 (1980): 1069-1087.
* Bhagwati, J.N.; Brecher, R.A. and Srinivasan, T.N.; “DUP Activities and Economic Theory”, İn: D.C. Colander(ed), Neoclassical Political Economy, Cambridge, Mas Bailinger, 1984.
* Brennan, H.G.; “Pareto Desirable Redistribution. The Case of Malice and Envy”, Journal of Puplic Economics, No:2 (April, 1973): 84 -173.
* Buchanan, J.M. and Tullock, G.; The Calculus of Consent, Ann Arbor, The Univercity of Michigan Press, 1962.
* Buchanan, J.M.; Cost and Choice, Markham,1969.
* Buchanan, J.M.; “Reform in the Rent Seeking Society”, İn: J.M.Buchanan, R.D.Tollison and G.Tullock (eds), Toward a Theory of the Rent seeking society, College Station, Tex A and M University Press, 1980.
* Crew, M.A.; Jones-Lee, M.; and Rowley, C.K.,”X Theory Versus Managment Discretion Theory”, Southern Economic Journal, No:2, 38 (October,1971): 173-84.
* Colander, D.C.;”İntroduction” to D.C.Colander(ed), Neo Classical Political Economy, Cambridge, Mass Ballinger, 1984.
* Krueger, A.O.; “The Political Economy of the Rant-Seeking Society”, American Economic Review 64, (June, 1974): 291-303.
* Leibenstein, H.; “Allocative Efficiency Versus X-Efficiency,” American Economic Review (June,1966).
* Magee, S.P.; “Endogenous Tariff Theory: A Survey” İn: D.C. Colander (ed), Neoclassical Political Economy, Cambridge, Mass Ballinger, 1984.
* Mundell, R.; “ Review of Free Trade, Protection and Customs union”, American Ekonomic Review, No:52 (June, 1962): 622.
* Ng, P.; “The Social Loss to X- İnefficiency”, Economica (1972).
* North, D.C.; “Three Approachs to the Study of İnstitutions, İn:D.C.Colander (ed), Neoclassical Political Economy, Cambridge, Mass Ballinger, 1984”. Journal of İnstitutional and Theoretical Economics, No:1, 142 (March, 1986).
* North, D.C.; “The New İnstitutional Economics”, Journal of İnstitutional and Theoretical Economics, No:1, 142 (March, 1986).
* Rowley, C.K.; Antitrust and Economic Efficiency Newyork: Macmillan,1973.
* Rowley, C.K. and Tollison, R.D.; “Rent Seeking and Trade Protection” (This Volume).
* Rowley, C.K and Peacock, A.T.; Welfare Economics: A Liberal Restatement, Martin Robertson, 1975.
* Rowley, C.K.; “ Rent Seeking Constitutional Perspective”(This Volume).
* Rowley, C.K.; “The Law of Property in a Virginia School Perspective”, Washington Law Quaterley Journal (1987).
* Samuels, W.J. and Mercuro, N.; “ A Critique of Rent Seeking theory”, İn: D.C. Colander (ed), Neoclassical Political Economy, Cambridge, Mass Ballinger, 1984.
* Stigler, G.J.; “ The X-İtence of x- Efficiency”, American Economic Review (1976).
* Tullock, G.; “Walfare Costs of Tariffs, Monopolies and Theft”, Western Economic Journal, No:5 (June,1967): 224 -32.
* Tullock, G.; “ The Cost of Transfers”, Kyklos 4 (December, 1971): 629 – 43.
* Wagner, R.E.; “Parchments, Guns and Maintenance of Constitutional Contract”, İn: C.K. Rowley (ed), Democracy and Puplic Choice, Basic Blackwell, 1987.
Kaynak: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 2, Sayı:3, 2000