Depreme dayanıklı yapılanmada mimarın rolü…
Deprem mimarisi başlığı altında son üç senedir yazmış olduğum makalelerde depreme dayanıklı yapılanma sürecinde biz mimarlara hangi görevlerin düştüğünü ve özellikle mimari tasarımın depreme dayanıklı yapılanma içersindeki rolünü anlatmaktayım. Bu yayınlar kapsamında depreme dayanıklı tasarımı ana hatları ile tanıtmaya sizlere pratik bazı bilgiler sunmaya çalıştım. Dünya mimarisinden ve özellikle deprem olma riski yüksek bölgelerde inşa edilmiş ve mimari çevrelerde de yankı gören yapılardan örnekler verdim.
Dünya İnşaat Dergisi’nde yayınlanmış olan makalelerimin yanı sıra Viyana Teknik Üniversite’sinde vermiş olduğum ‘Depreme Dayanıklı Tasarım’ dersleri ile de bu konuda yapmış olduğum çalışmaları akademik ortama taşımaktadır. Bu çalışmaların hedefinde mimarlık öğrencilerinin eğitimlerinin ilk dönemlerinden itibaren depreme dayanıklı yapılanma hakkında kalıcı bilgilere ulaşabilmesidir. Çalışmalar sadece teorik dersler değil aynı zamanda uygulama projeleri ile de anlam kazanmaktadır.
Böyle bir pratik akademik çalışmalardan en çarpıcısını ise geçtiğimiz yılın Ekim ayında Viyana Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında yapılan ortak seminerde gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Viyana Kültür Ofisinin katkıları ile gerçekleşen bu seminerde Viyana’dan gelen Mimarlık öğrencileri İstanbul Teknik Üniversite öğrencileri ile fikir alışverişi ve proje üretim fırsatı buldular. “5′ minutes to survive years to recover” (5 Dakika Yaşam, Uzun Yıllar Yapılanma) adını taşıyan bu seminerin amacı şu önemli noktaya dikkati çekmekti: Depremin oluşum ve yayılmama anı birkaç dakikayı geçmemekte yaşamak için kalan sürenin azlığı ortaya konulmakta ancak depremin yıkıcı etkilerinin onarımı ve yaraların sarılması yıllar gerektirmesidir. Özellikle Avusturya gibi deprem felaketinin oluşma riski az olan bir ülkeden gelen öğrencilerin bu gerçeği kavraması verilmesi gereken bilgilerle orantılıydı.
Bu ortak çalışmanın odaklandığı Zeytinburnu bölgesi için üretilen çeşitli projeler gerek içerik olarak gerek öğrencilerin konuya göstermiş oldukları hassasiyet bakımından şu anda çeşitli kurumların bu bölge için ürettikleri profesyonel çalışmalardan aşağı kalmamaktadırlar. Bu yazımda İstanbul Teknik Üniversitesinde yapılan seminerden alıntılar bulacaksınız.
Uluslar arası gerçekleştirilen bu semineri iki farklı bölümde inceleyebiliriz. İlk bölüm depreme dayanıklı yapılanma seminerleri ve öğrencilerin bölge hakkında yapmış oldukları ve proje kapsamını belirleyen araştırmaları içermektedir. İkinci bölümde ise yapılan araştırmaların sonuçları doğrultusunda proje konuları belirlenmiş ve bölge için afet öncesi ve sonrası uygulanması gerekli çözüm önerileri üretilmiştir.
Çok yoğun bir yapılaşmanın görüldüğü Zeytinburnu bölgesi olası bir deprem sonrası İstanbul şehri içerisinde hasar en çok yaşanması beklenen bölgelerden biridir. Bu gerçeğin en önemli nedenlerinden bir tanesi bu bölge içerisindeki çarpık yapılaşmadan kaynaklanmaktadır. Gruplar halinde farklı konuları irdeleyen araştırmacı öğrenciler bölgenin İstanbul’un ilk göç alan ve nüfus artışından hızlı kentleşmenin en hızlı yaşandığı bir bölgesi olduğunu tespit etmişlerdir. Hızlı ve çarpık yapılanma umuma açık park ve dinlenme alanlarının azlığına yol açmakta ve Zeytinburnu bölgesinde deprem sonrası yapılacak kurtarma ve yapılandırma çalışmalarını olumsuz bir yönde etkilemesini kaçınılmaz kılmaktadır.
Yapılan analizler dâhilinde bölgenin ulaşım imkânlarını, sosyal ve ekonomik çerçevesi, gelir ve yaş dağılımı da incelemiş ve bulunan veriler ile çarpık yapılanma arasında bağlantılar kurulmasında kullanılmıştır. Bu analizler mimar adayları için yapılaşmanın sadece tasarım ve inşaat aşaması değil sosyal oluşumların da depreme dayanıklı yapılanmada rol oynadığını anlatmaktadır. Yapılan tüm analizlerin ortak hedefi ise seminer kapsamında tasarlanması gereken projelerin gerçekçi bir zemine oturtmaktı.
Bu proje çalışmaları deprem afeti öncesi ve sonrası bu sınırlı alanlardan maksimum şekilde yararlanılmasını hedeflemekte ve en kısa zamanda gerekli olan yardım ve lojistik desteği sağlayacak birimlerin kurulmasını projelendirmektedir.
Bölgede bulunan kamuya ait binalar, alışveriş merkezleri, spor tesisleri, okul binaları ve açık alanları tespit edilmiştir. Bu araştırma kamu binalarını en kısa sürede afetzedeleri barındırma veya afet koordinasyon merkezlerine dönüştürmenin gerekli olması gerektiği bilinciyle yapılmıştır.
Yapılan analizlerin bir diğer amacı olası bir deprem sonrası bölgedeki hangi kamu ve sosyal yapılardan afet programı kapsamında kullanılabileceğidir. Binaların afet programı kapsamına alınması bu binaların deprem sırasında hasar görmemesini şart kılmaktadır. Deprem sonrası kullanılması planlanan bu yapıların depremde hasar görüp yıkılması afet sırasında kargaşanın artmasına yol açacaktır. Binaların sağlam olmasının yanında bina planları ve mekânların da yapılacak olan projelere uygunluğu daha önceden dikkate alınmalıdır. Yapılan araştırmada Sümer bölgesinde büyük bir parsel üzerinde altı farklı okulun bulunduğu ve bu okul binalarının yanı sıra bahçelerinin de bölgede bulunan kısıtlı boş alanları temsil ettikleri gözlenmiş ve bu yapıların afet sonrası kullanılmasına karar verilmiştir.
Mevcut okul binaları felaket anında bir afetzede barındırma merkezine dönüştürülerek evsiz kalan binlerce kişiye barınma imkânı tanımaktadır. Geniş alana yayılan bu altı okul hem Sümer bölgesinin tam merkezinde olması hem de tüm yönlerden ulaşılabilmesi bakımından stratejik anlamda önemli bir rol oynamaktadır. Okul binalarının deprem felaketinin hemen sonrası hizmet verebilmesi bölgedeki düzenin de sağlanmasında son derece önemli bir rol oynayacaktır. Kamu binaları hem ps.kolojik nedenlerle hem de afet sırasında düzenin sağlanması ve hasarların süratle ortadan kaldırılması için hayati önem taşımaktadır.
Bir diğer grup öğrencinin yapmış olduğu araştırmalar ise düzensiz ve risk taşıyan binaları ele almaktaydı. Genellikle alt katların şeffaf ve perde duvar olmadan yapılanmış olması ve çıkmaların fazlalığı bu raporlarda belirtilmektedir. Kullanılan beton ve betonun içerisinde bulunan çelik donatıların yeterli olmadığı ise deprem afet komisyonun yapmış olduğu çalışmalar ile ortaya çıkarılmıştır.
Zeytinburnu bölgesinde bitişik nizamda arada sismik derz (diletasyon boşlukları) bırakılmadan inşa edilmiş komşu binalar, aynı bitişik düzen içerisinde döşeme seviyeleri birbirinden farklı binalar dikkate çarpmaktadır. Yumuşak kat olgusunun görüldüğü yapılarda analizler içersinde yer almaktadır. Genellikle alt katları dükkân olarak kullanılan ve saydamlığı arttırmak için bu katlarında perde duvar konulmamış apartmanlar bölge için büyük tehlike teşkil etmektedir. Bölgede yumuşak kata sahip bina sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Yumuşak kat görülen binaların yanı sıra konsol uygulanarak çıkma yapılan binaların sayısı da çoktur. Fazla inşaat alanı kazanmak için uygulanan bu yöntem özel dikkat ve uygulamada titizlik gerektirmektedir.
Yukarıda saymış olduğumuz yapısal düzensizliklere sahip tüm bu binalar olası bir deprem esnasında çökme veya hasar görecek anlamı taşımamaktadır. Ancak bu yapısal düzensizlikten dolayı hasar risklerinin arttığına dikkat çekilmek istenmiştir. Makalede sunulan bazı fotoğraflar bu analizlerden alınmıştır.
Düzensiz bina ve çarpık yapılaşmanın yanı sıra altyapıdan kaynaklanan çarpıklıklarda yapılan analizlerde son derece açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Elektrik direklerinin yapılara çok yaklaşması, cadde ve sokakların dar oluşu yeterli şekilde belirtilmemesi veya afet anında toplanılması gereken noktaların belirlenmemiş olması depremi felakete dönüştürecek etkenler arasında görülmektedir.
Bu yazımda bu ortak çalışmanın ilk bölümüne ait olan için analiz ve hazırlık analizlerine ve bu analizlerin sonuçlara kısaca değindim. Haziran sayısında ise proje çalışmaları ve yapılmış olan ilginç çözüm önerileri yer alacaktır.
Yüksek Mimar Barış ÇOKCAN