Dolar 32,5004
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 17 °C
Az Bulutlu

Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Ülkemizdeki Durumu

Yenilenebilir enerji kaynak türleri nelerdir? Ayrıca, ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının son durumu hakkında genel bilgi…

Günümüzde enerjinin yaklaşık yüzde 80’i fosil yakıtlardan elde edilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları kömür, petrol ve doğalgaz vb fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmada en önemli rolü üstlenmektedir.

Günümüzde yenilenebilir enerji kaynağı denildiğinde;

  • Güneş Enerjisi
  • Rüzgâr Enerjisi
  • Jeotermal Enerji
  • Hidroelektrik
  • Biyoenerji
  • Okyanus Enerjisi akla gelmektedir.

Güneş Enerjisi:

Güneş enerjisi teknolojileri güneş ışınlarını direk olarak toplayıp bu ışınlarda ısı veya elektrik üretimini sağlamaktadırlar. Bu enerjinin kaynağı Güneş yüzeyindeki hidrojenin helyuma dönüşmesiyle gerçekleşen füzyon reaksiyonlarıdır.

Dünya atmosferinin dışında güneş enerjisinin şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m² değerindedir, ancak yeryüzünde 0-1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösterir.  Güneşten Dünyaya ulaşan enerjinin en büyük özelliği sınırsız olmasıdır.

Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendirilmektedir. Fotovoltaik (PV) sistemler güneş enerjisini direk olarak elektriğe dönüştürmektedir ve bina çatılarına, cihazlara, arabalara yerleştirilebilir. Yek-odaklı güneş enerjisi santralleri ayna ve lens düzenekleri ile güneş ışınımlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına dayanır. Bu küçük alanda odaklandırılan enerji su ısıtması veya buhar tribünü vasıtasıyla elektrik veya ısı üretimi için kullanılabilir. Ülkemizde çokça kullanılan solar termal kolektörler su ısıtmak için kullanılmaktadır.

Güneş enerjisi Türkiye gibi çok güneş alan ülkelerde önemli bir enerji alternatifidir. Bu teknoloji özellikle kırsal alanda şebeke dışı elektrik üretimi için çok kullanışlıdır. Bu teknolojinin en büyük dezavantajı gece üretim yapılamamasıdır.

Rüzgâr Enerjisi:

Rüzgâr enerjisi, güneş radyasyonunun yer yüzeylerini farklı ısıtmasından kaynaklanır. Yer yüzeylerinin farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın hareketine neden olur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretmek için rüzgâr tribünleri, mekanik enerji yaratmak için yel değirmenleri veya kuyu pompalama için rüzgar pompaları veya gemileri yürütmek yelkenler kullanılır.

Rüzgâr enerjisi günümüzde Dünya’nın elektrik ihtiyacının %2’sini karşılamaktadır. Rüzgâr tribünü teknolojilerinin diğer elektrik üretimi teknikleriyle kıyasla çevreye zararlı etkisi çok azdır. Karada kurulan rüzgâr santrallerinde tarım ve hayvancılık devam ettirilebilmektedir. Bunun dışında rüzgâr santralleri fosil kaynaklı santralleri gibi soğutma suyuna ihtiyaç duymamaktadır.

Jeotermal Enerji:

Jeotermal enerjinin kullanımı insanlık tarihinde çok eskilere dayanmaktadır. Antik Romalılar ve Çinliler M.Ö. 1500’lü yıllarda doğal jeotermal kaynakları banyo, ısınma ve pişirme amaçlı olarak kullanıyorlardı. Bu enerji kaynağının büyük potansiyeli günümüzde yeniden keşfedilmeye başlanmıştır.
Jeotermal enerji yerkabuğunda biriken termal enerjiye verilen isimdir. Isı veya elektrik üretimi için yer altında çeşitli derinliklerinde birikmiş ısıdan, kimyasallar içeren sıcak sudan, buhar ve gazlardan faydalanılır. Isı seviyesi yeteri kadar yüksek olduğunda jeotermal enerji elektrik üretimi ve endüstri için yüksek derecede su üretimi için kullanılabilir. Güneş ve rüzgârdan farklı olarak jeotermal enerji devamlı elektrik sağlayabilir.

Hidroelektrik:

Hidroelektrik santralleri suyun bulunduğu iki nokta arasındaki potansiyel enerji farkını kullanarak elektrik enerji üretir. Barajda biriken su belli bir yükseklikten aşağı bırakılır ve mekanik enerjiye dönüşür. Bu mekanik enerji tribün çarklarını çevirir ve jeneratör motoru vasıtası ile elektrik enerjisine dönüşür. Hidroelektrik şu anda Dünya’daki en büyük yenilenebilir enerji kaynağıdır ve dünya elektrik ihtiyacının neredeyse beşte birini karşılamaktadır.
 Hidroelektrik santralleri barajlı veya nehir tipi olarak ikiye ayrılır. Baraj tipi santraller suyu depolarken nehir tipi santraller akan suyun kinetik enerjisi kullanırlar.
 Barajlı santraller hacim, su kalitesi ve akış zamanını değiştirerek; jeomorfolojik süreçlerle doğal hayatın döngüsünde besin ve tortu akışını kısıtlayarak nehir sistemlerini tahrip etmektedir. Barajların son derece önemli sosyal etkileri vardır; şu ana kadar 40-80 milyon insanın yaşam alanı barajların etkisi altında kalmış ve yeni yerleşim alanlarına gönderilmiştir. Bugün birçok bölgede büyük baraj projelerine yerel halk tarafından karşı çıkılmaktadır. Ayrıca büyük barajların oluşturduğu baraj gölleri ekolojik dengeyi bozabilmekte, organik maddelerin göl tabanında birikmesi ile istenmeyen metan oluşumuna sebep olabilmektedir.
Nehir tipi santrallerde elektrik üretimi akarsuyun akım özellikleri ile sınırlıdır ve bundan dolayı küçük ve orta çaplı olmaktadır. Suyun akış kanalının değiştirilmemesi halinde bu santrallerin doğaya zararı azdır. Fakat bir akarsu üzerine akarsuyun kapasitesinin çok üstünde nehir tipi hidroelektrik santrali kurulması halinde nehrin alt katmanlarında su kalmayacak ve ekolojik denge bozulacaktır. Nehir tipi santraller projelendirilirken akarsu havzasının ekolojik özellikleri detaylı şekilde etüt edilmelidir.

Biyoenerji:

Biyokütle, yeryüzünde ve biyosferde organik üretimde bulunmak için karbondioksit, su ve güneş enerjisi kullanan bitkilerin toplamıdır. Biyoenerji, sıvı biyoyakıt (genellikle enerji zengini ürünlerden elde edilen), atık (evsel atıklar dâhil), katı biyokütle (odun, odun kömürü ve diğer biyokütle maddeleri) veya gaz (biyokütle çürümelerinden elde edilen) formlarında biyokütleden elde edilir.Teorik olarak enerji üretimi için kullanılan bitkilerin yeniden yetiştirilmesi mümkündür. Bu nedenle biyokütle yenilenebilir bir enerji kaynağıdır.
Küresel olarak, biyokütle şu anda biyoenerjinin yaklaşık 46 EJ’ünü sağlamaktadır. Bu payın içinde, gelişmekte olan ülkelerde tüketilen geleneksel biyokütle miktarı kesin olmasa da, küresel birincil enerji kaynağının %10’unun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.” Biyokütle uygulamaları, yoksul ülkelerde geleneksel biyokütle kullanımından (açık ateşte yemek pişirmek gibi) yüksek verimli elektrik ve ısı ya da ulaşım yakıtları elde etmeye kadar büyük farklılar göstermektedir.

Biyoenerji ürünlerinin kontrolsüz gelişimi, insanlar ve çevre üzerinde çok büyük etkiler yaratabilir. Hammaddelerin hangilerinin, nerede ve nasıl üretildiği ve işlendiği, biyoenerji projelerinin çevresel ve sosyal olarak sürdürülebilir olup olmadığını belirleyecektir.

Okyanus Enerjisi:

Yeni gelişen teknolojilerden biri denizlerde ve okyanuslarda ki dalga ve gel-git olaylarından yaralanarak enerji üretilmesidir. Bu teknolojilerdeki en büyük sorun bu potansiyelin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir. Dünya ölçeğinde bu potansiyelin kullanılması için pilot projeler başlatılmıştır. Gelecekte bu projeler planlanırken yerel kıyı ekolojisi göz önünde bulundurulmalı, gemicilik, balıkçılık gibi sektörlerin nasıl etkileneceği değerlendirilmelidir.

Ülkemizde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Son Durumu:

Rüzgâr enerjisinde potansiyelin büyük kısmı Ege ve Marmara bölgelerinde yer alırken, bu alanda kurulu gücün; 1715 MW’ını İzmir, 1296 MW’ını Balıkesir, yaklaşık 899 MW2ını Çanakkale 699 MW’ını Manisa ve 477 MW’ını İstanbul oluşturdu.   

Hidroelektrikte; 3 bin 128 MW’la en yüksek kapasiteye sahip Şanlıurfa’yı 2 bin 445 MW’la Elazığ, 2 bin 251 MW’la Diyarbakır, 1906 MW’la Adana ve 1815 MW’la Artvin takip etti.

Güneş enerjisinin başkenti Konya 964 MW kapasiteyle başı çekerken, bu ili 393 MW’la Ankara, 379 MW’la Şanlıurfa, 339 MW’la Kayseri ve 298 MW’la İzmir izledi.

Ege Bölgesi’nde yoğunlaşan jeotermal enerjide en yüksek kurulu güç 848 MW’la Aydın’da inşa edildi. Aydın’ı 379 MW’la Manisa, 378 MW’la Denizli, 30 MW’la Çanakkale, 12 MW’la İzmir ve 3 MW’la Afyonkarahisar takip etti.            

Biyokütle kapasitesinde ise 207 MW’la İstanbul, 123 MW’la Ankara ve 84 MW’la İzmir ilk 3 şehir olarak öne çıktı.

Alıntı

https://www.wwf.org.tr/

Benzer İçerik

Emrah Anıl Demir
Merhaba ben Emrah Anıl DEMİR. 2009 yılında  Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun oldum. An itibariyle Gazi Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde yüksek lisans eğitimime, Anadolu Üniversitesi'nde Uluslar Arası İlişkiler  ve Atatürk Üniversitesinde Adalet Bölümünde eğitim ve öğrenim hayatıma devam etmekteyim.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
    1. Emre DİLSİZ dedi ki:

      Çıkan savaşlar ve yaşanılan enerji yoksulluğu, Yenilenebilir enerjinin günümüz dünyasında ne kadar önemli bir yeri olduğunu tekrar tekrar gösteriyor.
      Sayın site yetkilileri ve Yazar Sayın Emrah Anıl DEMİR yukardaki faydalı bilgiler için tarafınıza çok teşekkür ederim

      1. Emrah Anıl Demir dedi ki:

        Emre Bey kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim. Umarım kısa zaman da ülkemiz de yenilenebilir enerji dünyasında payını arttırır.