Dolar 32,5004
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 19 °C
Hafif Yağmurlu

Yapı denetim kanunu ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar

Yapı denetim kanunu ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

4708 sayılı yasa ile mevzuatımıza giren ve özel bina inşaatlarında yeni bir yapılanmayı ifade eden YAPI DENETİMİ KANUNU Sendikamızın uzun yıllar emek verdiği ve savunduğu konuların başında yer almaktadır.

İNTES 1988 yılında yayımladığı YAPIDA DENETİM SORUMLULUK ve SİGORTA isimli kitabıyla, konuya ilişkin ilk kaynağı kamuoyunun tartışmasına sunmuştur.

Erzincan depreminin ardından Afet İşleri Genel Müdürlüğünde sürdürülen çalışmalar kapsamında ilk yasa tasarısını 1994 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na Sendikamız sunmuştur.

1988 den itibaren İNTES olarak Yapıda Denetim sisteminin ülkemiz için gerekliliğini her fırsatta savunduk, dile getirdik.

Çabalarımızın sonuç vermesinden umudumuzun azaldığı bir dönemde Marmara Depremi konunun önemini maalesef çok acı biçimde herkese anlatmıştır.

Bu depremde ve onu izleyen diğerlerinde; hiçbir çabanın geri getiremeyeceği insanlarımızı yitirdik. Zorlukla toparlamaya çalıştığımız ekonomimizi önemli sıkıntılara sokacak maddi zararlara uğradık. Bunlar kaçınılmaz sonuçlar mıydı? Büyük çoğunluğu değildi. İnsan aklı, bilim ve teknoloji henüz tüm afetlere karşı koyacak sistemleri geliştiremedi. Yalnızca belli ölçüdeki afetlere karşı güvenlik sistemlerini uygulamaya koydu, bu ölçünün üstündeki afetler için de ancak zararları azaltabilecek tedbirler geliştirdi.

İddiasıyla batılı, alışkanlıklarıyla doğulu bir ülke olan Türkiye ise, alışkanlıklarının ve vurdumduymazlığının bedelini, bir kez daha insanlarını ve mal varlığını kaybederek ödedi. Bunun bir kader olmadığını, kadere razı olanların dahi bildiği bir ortamda sunulan bütün çözüm önerileri afetlerin ardından gelen sıcak günlerde sahiplenildi, sonra da unutuldu.

Ülkemizdeki inşaatların denetim eks.kliği, plansız ve yanlış yapılaşmanın sonuçları, genellikle afetlerden sonra yahutta afetlere bile gerek kalmadan ortaya çıkmaktadır. (Kendiliğinden çöken binalar ülkemiz için şaşırtıcı değildir.)

Kamuoyunda her zaman dile getirildiğinin aksine kötü yapının tek suçlusu inşaatı fiilen yapan kişi değildir. Güvenli ve yaşanabilir mekanların üretilmesi, her adımı doğru atılması gereken, gerçek bir toplam kalite uygulamasıdır. Yapıdan çok daha az, can ve mal güvenliğini doğrudan ilgilendiren pek çok ürün ülkemizde ciddi denetim ve mevzuat uygulamaları ile üretilirken, yapının bu uygulamaların dışında kalması ciddi bir çelişkidir.

Yapı üretimi, inşaatın gerçekleştirileceği yerin doğru seçiminden başla….., doğru tasarım ve proje, doğru uygulama, doğru malzeme üretim ve kullanımı, yetişmiş teknik eleman ve nitelikli işçilerin yapının üretiminde rol alması, yapının tamamlanmasını takiben kullanıcıları tarafından doğru kullanılmasına kadar uzanan geniş bir toplam kalite sürecidir. Bu süreçteki en ufak zafiyet ve hata acı bilançoların kaynağını oluşturacaktır.

Ülkemizde ne yazık ki yapının tüm aşamalarında ciddi zafiyetler bulunmaktadır. Sistem çok taraflı sorumlular arasında gerçek sorumluyu yok etmektedir. Faturalar da hep inşaatı yapanlara kesilmekte, zarar gören yapı sahipleri ise zararları ile baş başa kalmaktadır.

Böylesine gerçek sorumlunun hep meçhul kaldığı bir yapıdan, tüm eks.kliklerine rağmen “yapıda denetim” sisteminin devreye girmiş olması çok ciddi bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Ülkemizde ne yazık ki henüz sadece binaların ayakta kalabilmeleri için uğraş veriyoruz. Dünya uygulamalarında ise dayanıklı bina üretimi sorunu çoktan aşıldı. Artık yaşam konforuna yönelik yapı uygulamaları üzerinde duruluyor.

Bu çerçevede Yapıda Denetim Sorumluluk Sigorta Sistemi çok özetle;

“YAPILACAK İNŞAATLARIN PROJE AŞAMASINDAN BAŞLAYARAK, TAMAMEN BİTİRİLMESİNE KADAR GEÇECEK SÜREDE BAĞIMSIZ VE MÜNHASIRAN BU İŞLE UĞRAŞAN DENETİM ÖRGÜTLERİNCE EN İYİ ŞEKİLDE DENETLENMESİ VE İNŞAATIN BİTİMİNDEN SONRA DA YAPI KALİTESİNİN KULLANICILAR İÇİN SİGORTALANMASINDAN OLUŞAN BİR SİSTEM” olarak tanımlanabilir.

Bu kapsamda 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu’nun beklenen neticeyi vermesi, yapı üretiminde rol alan tüm tarafların işlerini hakkıyla yerine getirmelerine bağlıdır.

Kanun yürürlüğe girmesinin ardından Anayasa Mahkemesi gündemine götürülmüş, bir yılı aşan bir süre her an iptal tehdidi altında yapı denetim uygulamaları sürdürülmüştür. Bu durumun yarattığı çekingenlik, sistemin ülkemizde istenen ölçüde yerleşmesine imkan vermemiştir.

Bağımsız Yapı Denetim Şirketleri tarafından yürütülen özel bina inşaatlarının denetimleri halen 19 pilot ilde devam etmektedir. Bu 19 ilin kapsamının genişletilmesi ve daraltılması ise Bakanlar Kurulu’nun yetkisindedir.

Uygulanan sistemde sigorta güvencesinin bulunmayışı ciddi denetim şirketlerinin piyasadan çekilmesine yol açmaktadır. Sigorta güvencesi Dünyadaki benzer uygulamalarda yer almakta, sistemin sürekliliğinde ve kalite üretiminde etkin rol oynamaktadır. Ülkemizde yapı denetim sistemin tam anlamıyla yerleşmesi ve istenen olumlu sonuçları sağlaması için mutlaka sigorta uygulamasının sisteme eklenmesi gerekmektedir.

Sistemde sigorta garantisinin yer alması, denetim işlevinin güvenilirliğinin ve ciddiyetinin göstergesi olacaktır. Bu uygulama yapı sahiplerinin hasarlarının en kısa sürede telafisini sağlayacaktır. Ayrıca sigorta, sistemin sorumluluk yüklediği tarafların mesleki ciddiyetlerinin muhafazasında en etkin rolü oynayacaktır.

Sigorta ayağı olmayan bir yapı denetim sisteminin istenen kalite üretimini sağlaması, yapı kusurlarının sorumlularını ortaya çıkarması mümkün değildir.

Nitekim 4708 sayılı kanunun ilk adımını teşkil eden 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de de sigorta zorunluluğu getirilmiş, ancak Türk Sigortacılık Sisteminin konuya ilgi duymaması nedeniyle kanun aşamasında sistemden çıkarılmıştır. Eks.kliği yoğun biçimde hissedilen bu durumun giderilmesini, özel bina inşaatlarımızda özlenen kaliteye ulaşmada zaruri gördüğümüzü ifade etmek isteriz.

admin
Merhaba ben Metehan Özdemir. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. 2005 yılından bugüne kadar sizlere daha iyi hizmet verebilmek için çalışmalarıma aralıksız devam etmekteyim…
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.