Dolar 32,5691
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 21 °C
Az Bulutlu

Mali Mevzuata İlişkin Sorunlar

Mali Mevzuata İlişkin Sorunlar
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Üst kuruluşumuz, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK’in 625 işletme’de, 213.000 çalışanı kapsayan, işyeri sorunları ve kaynakları anketinin sonuçlarına göre; işletmelerde en sorunlu alanlar, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve vergi sistemi olarak belirlenmiştir.

Kayıtlı sektör mensuplarını kapsayan bu ankette, kayıt dışı sektörün yükünü de taşıyan işyerlerimizin, vergisel sorunları ağırlıklı hissetmeleri hiç de şaşırtıcı olmamıştır. Bu kapsamda sektörümüzün mali mevzuata ilişkin özel sorunları aşağıda yer almaktadır.

3.4.1. Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşlerine Uygulanan % 5 Vergi Stopajı

Gelir Vergisi Kanunu 42. maddesi kapsamında yer alan yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerine ait hakediş bedelleri ve avanslarından, % 5 oranında stopaj suretiyle vergi kesintisi yapılmaktadır. Bu stopaj yüksek oranlı peşin vergi olup, diğer vergi mükelleflerine göre yapım yüklenicilerine büyük haksızlık ve adaletsizlik yapılmaktadır. Zira taahhüt şeklinde inşaat işi yapan firmaların en önemli sorunlarından birisi yüzde 5 oranındaki vergi stopajıdır.

Kesinti oranı önce %3 olarak saptanmış ancak daha sonra 1137 sayılı Kanun ile 1969 yılından itibaren %2’ye indirilmiştir. 2361 Sayılı Kanun ile de 01.01.1981’den itibaren %5’e yükseltilmiştir. ( GVK Md. 94/3) . O tarihten bu yana da yüzde 5 olarak uygulanmaktadır. Kesinti yoluyla ödenen bu vergiler işin bitimini takip eden yılın Mart ayında verilecek beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edilmektedir. Kesinti yoluyla ödenen vergi üzerinden de ayrıca %10 fon payı kesintisi yapılmaktadır. Toplam kesinti oranı %5,5 düzeyindedir. Kurumlar Vergisi oranının %40 olduğu dönemde uygulanan bu oran, kurumlar vergisi oranı %30 ‘a inmiş olmasına rağmen herhangi bir indirime tabi tutulmamıştır.

Kurumlar vergisi oranının yüzde 46 olduğu dönemde stopaj oranı % 5 olarak uygulanmaktaydı, Kurumlar vergisi oranı sırasıyla % 40’a ve %30’a düştüğü dönemlerde ise stopaj oranı yine % 5 idi. Kurumlar vergisi oranının %30’a inmesi ve ekonomik krizler nedeniyle özellikle inşaat firmalarının kar marjlarının düşmesi nedeniyle stopaj yoluyla ödenen vergilerin iade edilme olasılığı ve oranı yükselmiştir. Şöyle ki; vergi oranı %30 olduğuna göre, 5 liralık bir verginin mahsup edilmesi için vergi matrahının 16.667 TL olması gerekmektedir. Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde bu denli yüksek net kar oranına genellikle ulaşılamamaktadır. Dolayısı ile vergi oranı %40 iken belirlenmiş %5 lik stopaj oranının, vergi oranının yüzde 30’ a indirildiği dikkate alınarak %3,30 olması gerekmektedir. Bu oranlarla ilgili değişiklik yapma yetkisi Bakanlar kurulu’na ait olup, sorunun alınacak bir kararla çözümlenmesi imkanı bulunmaktadır.

Yüzde 5 stopajı gelir vergisi oranı ile kıyasladığımız zaman ise ortaya şöyle bir durum çıkmaktadır.

Stopaj oranının yüzde 5 olarak belirlendiği 1981 yılında, Gelir Vergisindeki en düşük oran yüzde 25 idi. Zamanla bu oran 5 er puanlık dilimler halinde indirilerek yüzde 15’e kadar düşürülmüştür. Ancak stopaj oranında herhang, bir indirime gidilmemiştir. 2003 yılında başlangıç oranının yüzde 15’e indirilmiş olması stopajın gelir vergisinin 1/3’ü olduğu anlamına gelmektedir. Bu ise uygulamadaki önemli bir aksaklığı göstermektedir.

Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde işin devamı süresince ödenen istihkaklardan %5 stopaj yapılmakta, ancak işin bitim tarihine kadar kar-zarar beyan edilmemektedir. İşin zararla sonuçlandığı ya da kesilen vergilerin, işin bitiminde beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanan vergiden fazla olması gibi durumlarda ise, istihkaklardan kesilen %5 stopajın, iade edilmesi söz konusu olmaktadır. Ancak iade edilecek tutar yeniden değerlendirme oranına göre yükseltilmiş stopaj tutar olmadığı için, ödenen miktar zarardan alınan bir vergi özelliği taşımaktadır. Yani zarar halinde, stopajlar şirket sermayesinden Devlete yapılmış bir transfer niteliğini taşımaktadır. Öte yandan iade söz konusu olduğunda, iadenin yapılabilmesi için, teminat gösterilmesi ve yıllarca teminat mektubu komisyonu ödenmesi gerekmektedir. Teminat gösterilmediği takdirde ise iade edilecek vergilerin ancak %70’i vergi incelemesi sonucu iade edilmektedir. Bu iadeyi hak edebilmek için ise yıllarca maliyenin incelemesinin sonuçlanmasını beklemek gerekmektedir. Kesilen vergiler geri alınmış olduğunda ise erimiş olmaktadır. Yani Devletin finansman yükü inşaat firmalarına aktarılmaktadır.

Yıllara sari inşaat işlerinde, asıl yükleniciden ve taşeron firmalardan ayrı ayrı kesilen stopaj ise mükerrer ödemelere yol açmaktadır. Bu mükerrerliğinde giderilmesi gerekmektedir.

3.4.2. İnşaat Sektöründe Firma Sahipleri ve Kâr Dağıtımı

Kamu kuruluşlarının inşaatlarını yapan inşaat şirketleri diğer mükelleflerden farklı bir nitelik taşımaktadır. Şöyle ki bu şirketler eğer inşaat işi 5 yıl devam ederse 5 yıl, 10 yıl devam ederse 10 yıl ortaklarına kazanç,kar payı ya da temettü dağıtamamaktadırlar. Çünkü bu durum maliyeye göre örtülü kazanç olarak kabul edilmektedir.

Senelere sari inşaat işlerinde işin süresi 8-10 yıl hatta bütçeden yatırımlara ayrılan ödeneklerle daha uzun süre devam etmektedir. Bu süre içinde şirket ortakları kendi ihtiyaçları için şirketten para çekememektedirler. Yani şirket 10 trilyon kazanmış olsa bile, ortaklarına kar payı olarak 1 lira dahi dağıtamamaktadır. Öte yandan, hak edişi ya da avansı aldığında, fon payı dahil yüzde 5,5 vergiyi peşin olarak ödemektedir.

“Yüzde 5.5 küçük bir oran olarak gözükebilir. Ancak bu oranın içinde inşaat maliyetlerinin de olduğu brüt gelirin yüzde 5.5’ u olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. İnşaat şirketinin %90 hisseye sahip bir ortağı 1 trilyon TL. hatta 10 trilyon TL. kazanmış olsa bile , inşaat devam ettiği için şirketinden, kara mahsuben 10 milyar TL dahi alamamaktadır. Şirketin yaptığı inşaat devam ettiği sürece örneğin 10 yıl boyunca, şirket ortağı ve ailesinin; yemeden, içmeden, çocukları okumadan, giyinmeden, hastalanmadan yaşadığı varsayılmaktadır.

Çözüm
Bu uygulamanın bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Önceki yıllarda Maliye Bakanlığı yetkililerine sorun defaatle aktarılmış, sorunun kanun değişikliğine dahi gerek kalmadan bir tebliğle çözülebileceği kendilerince ifade edilmiş ise de bu güne kadar bir gelişme olmamıştır.

Bu olay son derece önemlidir. Mükellef, vergisini ödediği parasına 8 – 10 yıl dokunamamaktadır. Dokunduğu takdirde ise ceza kesilmektedir. Bu nedenle maliye söz konusu olan tebliği yayınlar ve ödenen peşin vergiye (stopaja) isabet eden kazancın dağıtılmasına olanak sağlarsa, sorun çözümlenecektir.

3.4.3. İnşaat Sektöründe KDV Oranlarını Düşürmenin Sonucu

KDV ödemeleri taahhüt işlerinin ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Bu ödemeler işveren idarelerden zamanında tahsil edilememesi nedeni ile daima problem haline gelmişler ve inşaat sanayicisi firmalara ekstra yükler getirmişlerdir.

Devlete iş yapan yüklenicilerin idarelerden olan KDV alacaklarının, firmaların devlete olan vergi ve SSK gibi ödemelerine mahsup edilmesi halinde KDV ödemelerindeki gecikme problemi kısmen halledilmiş olacaktır.

İhracatçıların devletten olan KDV alacakları için yapılan bu uygulama taahhüt sektörüne de uygulamalıdır.

Ayrıca inşaat sektöründe KDV oranının % 18’den % 12’ye indirilmesi, yatırım ödeneklerinin % 6 oranında artışı anlamını taşıyacak olup, yatırımlarımızın hızlanmasında önemli bir kaynak yaratacaktır. Bu indirim maliye açısından bir ilave yük yaratmayacak, 2003 yılı için zaten ayrılmış olan ödeneklerin %6 oranında yatırımlara kanalize edilmesi sağlanacaktır.

3.4.4. Yatırım Teşvikinin Devamı

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde vergi teşvikleri uygulamak ve yatırımlara bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek suretiyle yatırımların ve istihdam imkanlarının artırılması ile ilgili olarak “4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 23 Ocak 1998 tarih ve 23239 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Kanunun 3/a maddesi ile; “fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları işe başlama tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur.

4. maddesinde; çalışanlardan kesilen vergilerin ertelenmesi, 5. maddesinde; maddede belirtilen işlemler, veraseti intikal vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, emlak vergisi ve harçlar ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve harçlardan, kredi verilmesiyle ilgili düzenlenen kağıtlar ve bu konuyla ilgili işlemler vergi, resim ve harçtan istisna tutulmuş, 6. maddesinde; çalışanların sigorta primi işveren paylarının Hazinece karşılanması öngörülmüştür.

Bu hükümlere göre, 1998 vergilendirme döneminde kanunun 2. maddesinde sayılan kapsam dahil illerde işe başlamış ve işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak en az 10 ve daha fazla işçi çalıştıran mükelleflere sağlanan, Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası, çalışanlardan kesilen vergilerin ertelenmesi, işlemlerde vergi, resim, harç istisnası, sigorta primi işveren paylarının Hazinece ödenmesi uygulaması 31.12.2002 tarihinde sona ermiştir.

Bu kanunun sosyal amacı dikkate alındığında başlamış ve devam eden birçok yatırımın teşviksiz kalacağı, işsizliğin yüksek olduğu bu ortamda uygulamanın kaldırılmasıyla işsiz sayısının artacağı, mali ve hukuki açıdan birçok sorunlara neden olacağı kuşkusuzdur.

Bu düşünceden hareketle; başlamış ve devam eden yatırımların bitim tarihine kadar bu teşvikin süresinin uzatılmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir. Bu konuda TBMM ilgili komisyonları başta olmak üzere gerekli başvurularda bulunulmuş olup, konunun tekrar hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.

ETİKETLER:
admin
Merhaba ben Metehan Özdemir. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. 2005 yılından bugüne kadar sizlere daha iyi hizmet verebilmek için çalışmalarıma aralıksız devam etmekteyim…
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.